17 Ocak 2007 Çarşamba

Yine Cenneti Beklerken...

Cenneti Beklerken'le ilgili bir noktaya daha değinmek istedim. Filmde çeşitli biçimlerde ticari başarı kaygısının, filmin önüne geçtiğine tanık olduğumu söylemeliyim. Söz gelimi, müziklerin duyguları dikte edici biçimde kullanılması Derviş Zaim'den beklenmeyecek biçime rahatsız edici olmuş. Müziğin bu biçimde dikte edici kullanımının gişe filmlerinde karşılaştığımız bir durum olduğunu not etmek gerek. Burada bir anaakım sinemaya dahil olma çabası olup olmadığını kendime sormadan edemiyorum.

Buna benzer bir diğer nokta da minyatürlerin kullanımının bazı yerlerde Türkiye'nin tanıtımına kaçan bir seyir izlemiş olmasıydı. Gerçi bunu yönetmen filmin web sitesinde açıkça söylüyor: "Proje sürükleyici bir serüven çerçevesinde geleneksel Osmanlı kültürünü ve tarihini, seyircinin duygu ve düşüncelerini doyurarak beyazperdeye aktarmayı hedefledi.Bu amaç doğrultusunda, projenin geleneksel Osmanlı minyatür sanatının zenginliğini, geniş kitlelere tanıtabileceğini düşündük. Böyle bir ihtimalin Türk sineması için taşıdığı anlam; projenin "geleneksel sanatlarımızdan nasıl yararlanabiliriz" sorusuna yanıt vermeye çalışması açısından önem kazanmakta." Ama bu açıklık, yanlışı değiştirmiyor.

(Onceki yazi...)