16 Ocak 2007 Salı

Cenneti Beklerken

Derviş Zaim'in son filmi Cenneti Beklerken. Açıkçası, Çamur'dan sonraki hayal kırıklığı filme giderken kafamda sorular görütmeme neden olmuştu. Bu soruların etkisinden kurtulabildim mi filmi izlerken, bilemiyorum.

Filmde benim en çok dikkatimi çeken ve beğenmeme neden olan şey, minyatürle sinemanın iç içe geçirilme çabasıydı. Nasıl minyatürde zamana, mekana ve perspektife ilişkin kaydırmalar varsa, bunlar sinemanın içinde de başarılı biçimde kullanılmış. Dahası, bu kullanım bana sinemayla minyatürün ne kadar çok ortak yönü olduğunu da göstermiş oldu.

Minyatürle "frenk resmi" arasındaki gerilim, filmin baş oyuncusunun zihninde sürekli dönüp duruyor ve değişik biçimlerde karşımıza çıkıyor. Burada da çok tanıdık bir imgeyle karşılaşıyoruz:



Velasquez'in Las Meninas (Nedimeler) adlı tablosu. Filmdeki (Şehzade Danyal tarafından yaptırılan) versiyonu orijinale göre bir hayli sadeleştirilmiş olsa da, her şeyin birebir kopyalanmış olduğu açıkça görülüyor. Burada önemli olan, orijinal resimde Prensesin durduğu yerde Şehzadenin durması ve arkadaki aynadan yansıyan Kral ve Kraliçe'nin yerini de Şehzadenin babası Padişah (III. Selim) almıştır (Bu resmin yerine daha sonra Mehdi resminin konması bu anlamda manidardır). Bu noktada orijinal resime tekrar bakmak, filmin bu noktadan da düşsel olanla kurduğu bağlantıyı göstermekte yardımcı olacaktır.

Nedimeler'de, resmin solunda duran ressam (Velasquez), Prenses ve sağda duran nedime, resmi izleyenlere doğru bakmaktadır. Bu durum tam da onların baktığı noktada bir ayna olduğu ve ressamın resmi o aynaya bakarak yaptığını düşündürmektedir. Sorunlu olan, arkadaki aynada yansımaları görünen Kral ve Kraliçenin odada nerede duruyor olabilecekleridir. Öyle görünüyor ki, aslında odada ne Kral ne de Kraliçe vardır ve bu imge aynaya ressamın zihninden yansımaktadır. Bu da film boyunca aynanın içinden geçilerek ulaşılan düş evreniyle bir paralellik oluşturmaktadır. Ayna, yani gerçeğin birebir yansıması, düş evrenine açılan bir kapı haline getirilirken, minyatürün perspektif, zaman ve mekan anlamında yansımadan ayrılan biçimi ana öyküyü anlatmak için kullanılmaktadır. Dünyayı minyatürün penceresinden görerek algılamayı seçmiş Osmanlı, doğanın birebir yansıması olan Frenk resmini düşsel bir sapkınlık olarak görüp yargılamaktadır. Filmde buna uygun olarak kendini bir minyatür gibi konumlandırmakta ve düşsel olanı yansımayla göstermekte.

Cenneti Beklerken bana sinemayla ilgili yeni şeyler söyleyen bir film oldu. İzlemeye değer.

  • Cenneti Beklerken
  • Yonetmen: Dervis Zaim
  • Senaryo: Dervis Zaim
  • Yil: 2006
  • Devam notu...